Aşağıda, geçtiğimiz günlerde Fenerbahçe resmi sitesinde "Taraftarımızın Dikkatine" başlığı ile yayınlanan bir açıklamadan satır başları var. Ne deniyordu orada?
"...25 adet koltuk kırılmıştır. Bu kapsamda Türkiye Voleybol Federasyonu'ndan Kulübümüze gönderilen yazıda, söz konusu koltukların Fenerbahçe seyircisi tarafından kırılıp kullanılamaz hale geldiği ve 1625 TL tutarındaki hasar maliyetinin Kulübümüz tarafından karşılanması gerektiği bildirilmiştir.
Bu tip olaylar FAIR PLAY anlayışı açısından da, ceza maliyetleri açısından da büyük rahatsızlık yaratmaktadır. Kulübümüzün hiç bir maddi kazancının olmadığı bir karşılaşmada tazminat sorumluluğu doğuran bu olaylar, sonuç olarak Kulübümüzün kaynaklarının heba olmasına sebebiyet vermektedir.
Söz konusu olayların bu şekilde devam etmesi halinde bu tip karşılaşmaları SEYİRCİSİZ oynamanın, Kulübümüzün menfaatleri açısından daha uygun olacağını üzülerek bildirmek isteriz."
Bu açıklama çok çeşitli sebeplerden dolayı -en hafif tabirle- ayıptır.
Birincisi; iki yıl öncenin şampiyonu, geçen senenin finalisti erkek voleybol takımının, maddi kazanç getirmemesi nedeniyle taraftarla oynamasının lüks olduğu, çünkü taraftarın "Potansiyel Ceza Sebebi" olduğu söylenmektedir. Bundan seneler önce, kulüp grupların elinde kıvranırken, onların ağa babasınca taraftara karşı sarf edilen çirkin sözleri akla getiren bu "Genelleyici" yaklaşım gönül kırıcı olmuştur.
İkincisi; kulüp "SEYİRCİSİZ oynarız" yazarken caps-lock tuşuna basarak, kendi taraftarını tehdit etmektedir. Evet, bu somut bir tehdittir çünkü üç büyüklerin basketbol maçlarında beş senedir deplasman taraftarı gidememektedir. Bu baskıcı, çirkin ve haksız uygulamaya atıf yapılarak, kulüplerin taraftar üzerindeki gücü hatırlatılmakta, kırılan 25 adet koltuk yüzünden taraftar alenen tehdit edilmektedir. Oysa "Fenerbahçe'yi izlememize İngiliz İşgal Komutanları bile engel olamadı" sözü Fenerbahçe tarihinin ve taraftarının düsturudur.
Üçüncüsü; takımı taraftarsız oynatmak tehdidini gündeme getiren ceza sadece 1.625 liradır. Bu kadar ciddi bir yaptırım uygulamaya bahane olacak çapta olaylar çıkmamış olmasına rağmen, kulüp taraftar üzerinde hakimiyet ilan edip yasak koyacağını beyan etmektedir. TFF resmi sitesinde ufak bir aramayla kulüp yöneticilerinin aldığı cezalar listelenebilir. Son örnek 5 Mart 2009 tarihli disiplin kurulu toplantından Aziz Yıldırım'a çıkan 15.000 TL para cezasıdır. Kulübün açıklamasını emsal alarak; neredeyse 10 katı fazla ceza aldığı için -Kulübün gerçek sahibi olduğu resmi ağızlarca da defaten belirtilmiş taraftarlar olarak- biz de kulüp başkanı ve ceza alan diğer yöneticilerin maçlara gitmemesini talep edebilir miyiz?
Fenerbahçe Spor Kulübü, halkın bağrından çıkmış, halkın sevgisiyle bugünlere gelmiştir.
Fenerbahçe taraftarını maçları izletmemekle tehdit etmek, Fenerbahçe'ye hiç yakışmayan ve dile getirenin utanması gereken bir ayıptır.
Basketbol maçlarındaki "Deplasman Yasağı" kararı, bir an önce gözden geçirilmek durumunda iken, örnek bir kararmış gibi voleybolda da uygulanmak istenmesi, Türk sporu adına utançtır.
"Sporda ve Tribünde Şiddet" önlenmesi gereken bir sorundur. Fakat bu problem, fevri kararlarla çözülemez. Zaten az sayıda seyircinin takip ettiği bir sporu, tamamen taraftardan soyutlamak, amaca hizmet etmez. Ortadaki sorun "Şu mektepler olmasa, maarifi ne güzel idare ederdim" mantığıyla değil; ancak emniyetin, kulüplerin, federasyonun ve taraftarların ortak çalışmasıyla çözülebilir.
Kulübümüzün 1.625 Lira için taraftarına karşı takındığı tavır moral bozucudur, kalp kırıcıdır. Fenerbahçe halkın takımıdır, halktan soyutlanamaz. Daha iki sene önce taraftarların yuzyillarca.com üzerinden yaptığı yardımlarla şampiyon olan takımımızı izlemek için, gerekiyorsa 1.625 Lira'yı ödemeye talibiz.
FENERBAHÇE TARAFTARLARI
14 Ekim 2009 Çarşamba
9 Ekim 2009 Cuma
5 Ekim 2009 Pazartesi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)